SEMİNER VE KONFERANSLAR
Tüm Seminerler için Tıklayınız.
FACEBOOK
TWİTTER
DUYURULAR

YAYINLANMIŞ KİTAPLARIMIZ

(İncelemek için resimlere tıklayınız)

 

BEN ÖĞRETMENİM

BEN ÖĞRETMENİM

(Değerli Meslektaşlarıma Öğretmenler Günü Armağanımdır)

Siz beni herhangi bir işte çalışan olarak görürsünüz belki ama ben bir öğretmenim. Çoğu insanın hiç yaşamadığı zorlukları yaşar, hiç tatmadığı duyguları tadar, hiç almadığı keyfi mesleğimden alırım ben. Benim hayata ve insana bakışım da diğer insanlardan farklıdır. Hayata, çoğu zaman bir çocuk gibi bakar, insanları da çoğu zaman eğitim açısından değerlendiririm. Düşüncelerini düzgün ifade edemeyen birini gördüğümde, sevdiğine sevgisini ifade edemeyen bir insana rastladığımda, yolda giderken yere çöp atan birini gördüğümde “Demek ki eğitemedim” derim ve kendimi eleştiririm.

Anne babalar evlerinde iki çocukla ilgilenemezken, onların terbiyesini ihmal ederken, onlara pek bir şey öğretemezken; ben bazen kırk, bazen dört yüz, bazen de bin dört yüz öğrenci ile ilgilenirim, onları terbiye etmeye çalışır, iyi insan olmaları için mücadele ederim ben. Bütün bu çabalarımın yanında velilerden ve okul yöneticilerinden gelen “Çocuğumla niçin ilgilenmediniz?”, “Sınıfınızdan niçin gürültü çıkıyor?”, “Öğrencileri davranışları çok bozuk, niçin onlara ahlak öğretmiyorsunuz?” gibi soruların hesabını vermem istenir benden. Sanki eğitim sistemi çok mükemmelmiş de sadece öğretmenler yetersizmiş gibi eğitimin bütün olumsuzluklarının faturası bana kesilir, benden hesap vermem istenir bu ülkede!

Ben öğretmenim, annesinden ayrılmak istemediği için ağlayıp sızlayan bir çocuk bana bırakıldığında ona annesini aratmamak için annelik yapar, duygusal bir çöküntü içine girdiğinde sevgimi bir anne sevgisini aratmayacak şekilde paylaşırım onunla ben. Bahçede oyun oynarken yere düşüp dizi kanadığında bir babaya sığınma ve ona güvenme ihtiyacına cevap vermeye çalışan yine benim bir öğretmen olarak.

Ben öğretmenim, çocuklara öğrenmeleri zor olan konuları da, öğrenmek istemediklerini de bir yolunu bulup öğretmek zorunda olan bir insanım ben. Öğrenmeyi sağlayabilmek için dikkatlerini çekmek zorundayım. Siz çocuklarının dikkatlerini çekmenin ne kadar zor olduğunu bilir misiniz? Bazen takla atarak sınıfa girer, bazen tiyatrocu gibi rol yapar, bazen bir palyaço gibi şaklabanlık yapar, bazen şarkılar söyler, bazen de rengârenk araçlar hazırlarım öğrencilerimin dikkatini çekmek için. Bunun ne kadar zor olduğunu bilir misiniz siz?

Ben öğretmenim, mesaim okulda başlayıp okulda bitmez; evde başlar okulda devam eder ve yine evde sona erer. Evde dersime hazırlanırım onu daha etkili yapabilmek için. Okulda yaptığım sınavları evde okurum ben saatlerce. Eşim bana, “Kâğıtlara bakmaktan yüzünü göremiyoruz, biraz da bize bak” der ve kendi çocuklarımı gösterir bana. Bazen öyle olur ki öğrencilerime gösterdiğim ilgiyi ve sevgiyi kendi çocuklarıma gösteremem, öğrencilerime harcadığım zamanı kendi çocuklarıma ayıramam ben.

Ben öğretmenim, bütün ömrüm zil sesiyle planlanmış dakikalarla geçer. Zil çalar dersime girerim, zil çalar dersten çıkarım. Zil çalmadan yemek yiyemem, çay içemem. Bir ömür boyunca tuvalete gitmek için bile zilin çalmasını beklemek zorunda olmanın ne demek olduğunu bilir misiniz siz!

Ben öğretmenim, anne babalarının gezdiremediği çocukları gezdirmek, götüremedikleri pikniğe götürmek benim görevimdir. Bazen anne babasının evde sofra hazırlama konusunda eğitmediği çocukları ben eğitirim piknik gezilerimizde. Birlikte yemeğimizi hazırlar, birlikte soframızı kurarız ve birlikte öğreniriz sofra adabını. Bazen bir tiyatroda nasıl davranılması gerektiğini de ben öğretirim öğrencilere tiyatro salonlarında. Yani anlayacağınız benim mesaim okul ve ev ile de sınırlı değildir; her yerde eğitim veririm ben öğrencilerime.

Ben öğretmenim, gelirim düşüktür; ek iş yapmam gerekir ailemi geçindirmek için ama çekinirim öğrencilerimin beni başka bir iş yaparken görmesinden. Kaçarım onlardan köşe bucak olumsuz etkilenmesin derslerimiz diye. Ben öğrencilerimin rol modeliyim; bana bakıp davranacak, bana bakıp giyinecek diye davranışlarıma, giyimime dikkat ederim ben. Güzel giyinmek zorundayım, bazen çocuklarımın boğazından kısar elbise alırım kendime. Ömrüm kirada geçer, emekli ikramiyesine bir şeyler denkleştirip bir ev alma hayaliyle yaşarım ben.

Ben her zamanın öğretmeniyim, siz anı yaşarken ben geleceği kurmak için mücadele ederim. Attığım tohumların sağlıklı yeşermesini, sağlıklı büyümesini ister ve amacıma ulaşmak için mücadele ederim sürekli. Ben altı yaşındaki çocuklara baktığımda geleceğin annelerini, babalarını, öğretmenlerini, hekimlerini, cumhurbaşkanlarını, düşünürlerini, bilim insanlarını görürüm. İsterim ki öğrencilerim dünyanın en başarılı insanları olsunlar. Sanatta, sporda, siyasette, bilimde geliştirsinler ülkelerini, hizmet etsinler bütün insanlara. Kursunlar iyiliğin, adaletin, merhametin hâkim olduğu bir dünya düzeni isterim ben. BEN ÖĞRETMENİM.

Muhammet YILMAZ

Öğretmen/Eğitimci-Yazar

https://twitter.com/muhammet_yilmaz