SEMİNER VE KONFERANSLAR
Tüm Seminerler için Tıklayınız.
FACEBOOK
TWİTTER
DUYURULAR

        İNSAN VE İSLAM

       Bir Anlama Çabası

 

Bu eser, “İnsan kimdir? ve “İslâm nedir?” sorularına anlam boyutunu önceleyerek cevap bulmayı, başta gençler olmak üzere sorgulayan, anlama gayreti içinde olan herkesin İslam’ı ana hatları ile doğru anlamasına, insanın neye inandığını bilmesine, hangi ibadeti niçin yaptığının farkında olmasına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

 

 
 

DİN ÖĞRETİMİ ATÖLYELERİ I ve II

Eğitimci Muhammet Yılmaz Liderliğinde

1. "İnanç Konularını Nasıl Öğretelim? "Atölyesi. Ayrıntılar: http://www.oncuegitimciler.org.tr/sayfa.php?id=326

2. "Hz Peygamberi Nasıl Öğretelim?" Atölyesi. Ayrıntılar: http://www.oncuegitimciler.org.tr/sayfa.php?id=327

 

 

DİN ZEHİRLENMESİ

DİN ZEHİRLENMESİ

 

Karl Marks "Din toplumun afyonudur" dediği için bazı insanlar kendisine hayranlık duyarken bazıları da ondan nefret ederler. Hayranlık ve nefretin, uçlarda gezinmek olduğuna inandığım için Marks’ı da uçlardan biri olarak hiçbir zaman değerlendirmedim. Marks ve ideolojisiyle çocukluktan gençlik yıllarıma geçerken tanıştım. Okunması ve anlaşılması oldukça zor ve o dönemde resmi veya gayri resmi yasaklı bir kitap olmasına rağmen "Das Kapital" isimli eserini sabırla okuyup bitirmiştim. Marks’ın Kapitalizme getirdiği eleştirilerin ve kazancın hakça paylaşımına yönelik önerilerinin çoğunun doğru olduğunu düşündüm. Ama ideolojik doktrinlerinin çoğuna hiçbir zaman katılmadım.

Marks’ın "Din toplumun afyondur" sözünün, Kur'an’da anlatılan İslam’ın dışında kalan bütün dinler ve din anlayışları için tarihsel gerçekliği olan doğru bir tespit olduğunu düşünüyorum. Dini kurumlar, din adamları, din görevlileri, politikacılar ve bürokratlar başta olmak üzere birçok kişi ve kurumun, dini bir afyon olarak kullandıkları ve bunda da başarılı oldukları bir gerçektir. Buna direnen tek dini güç, İslam'ı vahiy temelli, Kur'an merkezli, anlam ve hikmet boyutunu önceleyerek anlamlandıran ve Hz. Muhammed'in mücadelesini doğru okuyan müslümanlardır.

Kur'an'ı aklıyla okuyup İslam'ı Hz. Muhammed'in örnekliği çerçevesinde anlayan müslümanlar dini afyon olarak kullanmazlar ve kendileri üzerinde afyon etkisi yapmasına izin vermezler. Tam aksine İslam'ın insanın zihnini, duygularını ve eylemlerini harekete geçiren bir din olduğunu bilirler ve kimsenin kendilerini sömürmesine izin vermezler. Bugün dünyayı yöneten egemen güçlerin önündeki en büyük engel de bu Müslümanlardır. Bu sebeple emperyalistlerin en büyük savaşı dini bir afyon olarak yutmayan Müslümanlarla devam etmektedir. Ve maalesef bu mücadelelerinde dini afyon olarak yutan Müslümanları tetikçi olarak kullanmaktadırlar.

Üç sınıf insan kolay yönetilebilir. Birincisi ulus devletlerce belli bir ideoloji çerçevesinde “İyi vatandaş” olarak eğitilmiş olanlar, ikincisi din kendilerine afyon olarak yutturulup beyinleri uyuşturulmuş olanlar, üçüncüsü de din zehirlenmesine maruz kalanlardır.

"Din zehirlenmesi" en az dinin afyon olarak kullanılması kadar tehlikelidir. Din zehirlenmesi insanların aklını işlevsiz hale getirip beynini kullanmasına engel olur ve bağnazlaştırıp toplumu dini faşizm girdabına sürüklenmesine sebep olur. Din zehirlenmesi bağnaz, şekilci, hoşgörüsüz, insana değer vermeyen, dayatmacı, zorba, ham yobaz insanların türemesine sebep olacak kadar yüksek dozda uydurulmuş din almak demektir. Bu derece yüksek dozda yozlaşmış din alan insanlar da kolayca yönetilebilir hale gelirler. Bu sebeple bazı devlet yöneticileri din zehirlenmesini destekler ve vatandaşları buna teşvik ederler, devlet eliyle yürüttükleri projelerle vatandaşların kolayca din zehirlenmesini yaşamalarını kolaylaştırırlar.

Seçimlerde oy kullandığı için annesine “Kâfir” diyen bir evlat, “Radikal dinci” bir örgüte katılan arkadaşını “Şimdi Müslüman oldu.” diye niteleyen bir genç, tıbbi müdahale gerektiren bedeni hastalığının “Yetiş ya şeyhim!” diyerek iyileşeceğine inanan bir mürit, körü körüne inandığı atalarından kalma yozlaşmış din anlayışını “tek doğru” olarak kabul edip ona uymayan bütün yorum ve anlayışları anlamaya bile çalışmadan reddeden bağnaz, gusül abdestini üç kere tekrarlamasına rağmen vesvese zihnini işgal ettiği için yine de kabul olmaz diye iki saat yıkanan kişi, Müslümanlığının kalitesini anlamak için insanların sakalını cetvelle ölçen dindar… Sayıları az olmakla birlikte önceden de var olan ama çok fazla bilinmeyen ama son zamanlarda sesleri daha fazla duyulan bütün bu insanların hepsi din zehirlenmesine maruz kalmış kişileridir.

Din zehirlenmesinin yaşı, başı, mesleği kariyeri yoktur. Bu hastalığa bir çoban da, bir milletvekili de bir profesör de yakalanabilir. Mesela “Ayet ve hadisler yetmiyor mu, neden sosyal bilimler okuyup kendiniz fikir geliştiriyorsunuz?” cümlesini kuran bir ilahiyat profesörüdür. Bu bağlamda din zehirlenmesine maruz kalanların, beyinlerini kullanamadıkları için “Cahil” yerine “Beyinsiz” olarak nitelendirilmeleri daha doğru olur.

Kur'an'ı aklıyla okumayıp İslam'ı Hz. Muhammed'in örnekliği çerçevesinde doğru anlamayan, rivayet çöplüklerinde her bulduğunu dinin kaynağı olarak kabul eden, irdelemeyen, sorgulamayan aklını gerektiği gibi kullanmayıp başkalarına kiraya veren bütün Müslümanlar din zehirlenmesi tehlikesiyle karşı karşıyadır ve bu şartlarda bundan korunmaları da pek mümkün değildir.

08.08.2015

Muhammet YILMAZ

Eğitimci-Yazar

https://twitter.com/muhammet_yilmaz