SEMİNER VE KONFERANSLAR
Tüm Seminerler için Tıklayınız.
FACEBOOK
TWİTTER
Duyurular

-----

Konferanslar Seminerler Atölyeler

Amaç, İçerik ve Eğitim Süreçleri için tıklayınız 

Konferans, Seminer ve Atölye çalışması isteklerinizi
muallimmy@gmail.com e-posta adresine yazabilirsiniz.

----

Muhammet Yılmaz'ın Seminer ve Konferans Programlarından Bazıları

(Seminerlerin yeri konusu ile ilgili bilgi almak için iletişim bölümünden bilgi talep edebilirsiniz.)

 
  • 24 Şubat 2024-KONYA
  • 17 Şubat 2024-ANKARA
  • 06-07 Şubat 2024-KOCAELİ
  • 20 Ocak 2024-ANKARA
  • 09 Ocak 2024-ÇATALCA
  • 06 Aralık 2023-AKSARAY
  • 30 Kasım 2023-KONYA
  • 21 Kasım 2023-GÜNGÖREN
  • 18 Kasım 2023-BURSA
  • 09 Ekim 2023-İSTANBUL
  • 13 Eylül 2023-ANKARA
  • 06 Eylül 2023-İSTANBUL
  • 05 Eylül 2023-KOCAELİ
  • 01 Eylül 2023-ANKARA
  • 21 Temmuz 2023-RİZE
  • 02 Mayıs 2023-DENİZLİ
  • 15 Nisan2023-İSTANBUL

 

Hayata Tutunmanın Bir Diğer Adı: Urfalı Halil

Bir Hayata Tutunma Hikâyesi

Ben Urfalı Halil;

Diktatör denebilecek kadar otoriter bir babanın, üç kadından olan on dört çocuğundan biri olarak dünyaya geldim. Annem vefat ettiğinde henüz altı yaşındaydım. Şimdi yirmi sekiz yaşındayım ama üvey annemin kötülüklerine karşı benden küçük kardeşlerimi korumam gerektiği için omuzlarımdaki sorumluluk duygusunun ağırlığını hala hissediyorum.

Babam kız kardeşlerimin okumalarına hiç izin vermedi. Erkek kardeşlerim sadece ilkokulu okuyabildi. Çok istediğim ve ısrar ettiğim için sadece ben ortaokulu bitirebildim. Artık okula gitmem yasaktı. Diğer kardeşlerim gibi tarlada çalışacak ve çobanlık yapacaktım.

On beş yaşındaydım. Ablalarımdan biri, kocasından gördüğü şiddete daha fazla dayanamadığı için benden yardım istedi. Ben de gittim onu kocasının evinden alıp baba evine getirdim. Yüzü gözü morarmış olmasına rağmen babamın “Bu kızı niye eve getirdin? Bu dayak yememiş ki.”  tepkisiyle karşılaştım ve ben de ondan dayak yedim.

Bu şartlarda hayatımı sürdüremezdim. Okumak ve bu hayattan kurtulmak istiyordum. Babamdan gizli, kaydolmak için bir liseye gittim. Ben sanki keyfime babasız gelmişim gibi “Baban olmadan seni kaydedemeyiz.” dediler. O sırada “açık lise” diye bir imkânın olduğunu öğrendim. Bir yolunu bulup kimseye haber vermeden açık liseye kaydoldum. Artık kitaplarım olacak, sınavlara girecek ve okuyacaktım. Çok sevinmiştim. Babam ve evdekilerin haberi olmasın diye kitaplarımın geleceği adresi başka bir arkadaşımın evi olarak göstermiştim. Kitaplar elime geçtiğinde onları yatağımın altına gizledim. Ama üvey annem kısa bir süre sonra bunları görünce “Biliyor musun Halil okuyor.” diye beni babama şikâyet etti. Babam beni çağırdı ve “Ben izin vermediğim halde sen nasıl okursun!” azarlamaları ile başlayan bağırmaları hakaret ve küfürle devam edip iyi bir dayakla sona erdi.

Babam hızını alamamıştı “Seni bu evde bir daha görmeyeceğim.” diyerek kolumdan tuttuğu gibi bağırarak evden dışarı attı beni. Artık evden de kovulmuştum. O geceyi dışarda geçirdim. Akşama kadar aylak aylak dolaştım. Akşam olunca da durumu amcama anlattım. Beni evine aldı karnımı doyurdu. Sabah beraber Urfa’ya gittik. Beni bir lokantaya götürdü ve orada bulaşıkçı olarak çalışmaya başladım. Pek insana uygun şartları olmasa da yatacak bir de yer gösterdiler. Benim için yeni bir hayat başlamıştı. Biraz zor da olsa kardeşlerimin yardımıyla evden kitaplarımı aldırdım. Hem lokantada bulaşıkçılık yapıyor hem de derslerime çalışıp açık lise sınavlarına giriyordum. İki yıl böyle geçti.

Bulaşık yıkama işinden ayrılıp bir sağlık kliniğinde temizlikçi olarak işe başladım. Parası azdı ama yatacak yeri güzeldi. Ayrıca çalışma şartları iyi olduğu için derslerime daha çok çalışabilecektim. Bunlar benim için önemliydi. Ama başlangıçta farkında olmayıp sonradan fark ettiğim bir şey daha vardı. Artık okumuş, entelektüel birikimleri olan, sanat, kültür, siyaset konuşan insanların arasındaydım. Hekimlerin okuduğu kitapları ben de okumaya başladım. Farklı şeyler okudukça ve dinledikçe ufkum açıldı. Bir yıl içinde dünyaya çok daha farklı bakan bir Halil vardı artık.

Klinikte yeni işe başlayan bir hemşire kıza âşık oldum. Platonikti tabii ki. Ama onun yanında temizlik işleri yapmamaya ve tuvalet temizlememeye dikkat ediyordum. Kendime yeni işler buldum. Getir götür, yazı işleri vs. derken iğne yapmayı hatta serum bağlamayı bile öğrendim. Bunları biraz da kıza kendimi ispatlamak için yapmak istiyordum. Bu işleri yaparken doktorlar tarafından fark edilince birkaç sefer uyarıldım ama aşkım uğruna devam edince işime son verdiler. İşten ayrılınca aşk da sona erdi.

Klinikte çalıştığım süre içinde açık liseyi bitirmiş ama ilk üniversite sınavında başarısız olmuştum. Hayatımı idame ettirebilmek ve dershane ücretimi çıkarabilmek için bir yıl çay bahçesinde çalıştım. Sanata ve tarihe merak salmıştım ve ikinci defa girdiğim üniversite sınavlarında başarılı olarak Anadolu’nun başka bir şehrinde sanat tarihi bölümünü kazandım. Üniversiteye başladığımda yirmi iki yaşındaydım. Üniversitenin birinci yılını bir çay ocağında çalışarak tamamladım. Ama memleketteki sorunlar peşimi bırakmadı.

Ablamın kocası ölünce kayınpederi onu çocuklarla birlikte evden dışarı atmış. Tam üniversitenin ikinci yılına başlayacakken amcam acil olarak beni memlekete çağırdı. Babam ve diğerleri ablam ve çocuklarıyla ilgilenmeyince ortada kalmışlar. Amcam “İş sana düştü, size bir ev tutalım sen çalışıp ablana ve yeğenlerine bakarsın.” dedi, itiraz edemedim. Böylece üniversiteye bir yıl ara vermek zorunda kaldım. Araya giren insanlar zorla da olsa ablamın kayınpederini karın tokluğuna çalışmak üzere ona ve çocuklara bir oda vermeye razı ettiler. Ben de bir yıl aradan sonra yeniden üniversiteye döndüm.

Fakülteyi bitirdim. Sinema alanında uzmanlaşmak istiyorum. Bu alanla ilgili çok sayıda kitap okudum. Yönetmen ve yapımcılarla tanıştım. Bazı dizi ve filmlerde küçük rollerde görev aldım. Bazı denemelerim sonucunda senaryo yazarlığında daha başarılı olabileceğime kanaat getirdim. Birkaç film senaryosu yazdım ve bunları konunun uzmanları ile paylaştım. İleride hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yapacağım filmleri hayal ediyor ve hayallerimi yazıyorum.

Not: Anadolu’nun bir köşesinde bir öğrenci yurdunda tanışıp sohbet ettiğim Urfalı Halil’den dinlediğim gerçek bir hayat hikâyesidir.

Muhammet YILMAZ

Öğretmen / Eğitimci-Yazar

Twitter: https://twitter.com/muhammet_yilmaz