-----
Konferanslar | Seminerler | Atölyeler |
![]() |
![]() |
![]() |
Amaç, İçerik ve Eğitim Süreçleri için tıklayınız
----
Muhammet Yılmaz'ın Seminer ve Konferans Programlarından Bazıları
(Seminerlerin yeri konusu ile ilgili bilgi almak için iletişim bölümünden bilgi talep edebilirsiniz.)
|
|
Öğretmen Dışlayıcı Değil Kuşatıcı Olmalıdır
Öğretmenler, bireyler üzerinden toplumun geleceğine şekil veren kişilerdir. Öğretmenler bilgi, yaklaşım ve rol model olmaları açısından öğrencilerin duygu, düşünce, davranış ve tutumlarını belirlemede etkilidir. Bu sebeple öğrencilerin insana, hayata ve varlığa bakışlarına şekil veren öğretmenlerdir. Eğitimin amacı insanların mutlu olmasını ve toplumun barış içinde yaşamasını sağlamaktır. Eğitimi bu amacına ulaştıracak olanlar da öğretmenlerdir.
İnsanlar etnik özellikleri, ideolojik düşünceleri, dini inançları ve hayata bakışları açısından birbirinden farklıdırlar. İnsanların farklı özellikleri toplumda farklı sosyal grupları oluşturur. Bu, az veya çok her toplumda görülen ve normal karşılanması gereken bir durumdur. Öğretmen bu farklılıkları ortadan kaldırılması gereken bir şey olarak değil toplumun barış içinde yaşamasına katkı sağlayacak bir zenginlik olarak görmelidir.
Milletimiz ve ülkemiz tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini yaşamaktadır. Ya içe kapanıp kısır döngüye dönüşen sorunlarla uğraşarak enerjimizi boşa harcayacağız ya da küresel bir güç haline gelip “Medeniyet” anlamında insanlığa katkı sağlayacağız. Bugün yaşadığımız dünya ve içinde bulunduğumuz gerçekler bize başka bir seçenek sunmamaktadır. İçinde bulunduğumuz şartlarda bizi içe kapatacak ve küresel güç olmaktan alıkoyacak tek engel siyasi, kültürel ve etnik farklılıkların toplumsal barışı zedeleyen boyutlara ulaşmasıdır.
Bu şartlarda; toplumun geleceğini inşa eden öğretmenlerin toplumsal barışın tesisi konusunda herkesten daha fazla sorumluluğu vardır. Bir eğitimci olarak öğretmenin, temel insan hak ve özgürlüklerinin korunması, toplumun barış ve huzurunun sağlanmasına yönelik yeterince etkili olup olamadığını sorgulaması gerekir.
Öğretmenlerin konuşma ve yaklaşımlarında belli düşünce veya inançları kötülemesi, kaba ve alaycı konuşmalarla dışlaması öğrencilerin birbirlerine karşı kin ve nefret duyguları beslemesine sebep olmaktadır. Bu da barış açısından toplumun geleceğini tehdit eden en önemli sorundur. Çocukluk yıllarında farklılıkların barış içinde yaşayabileceği konusunda eğitilmemiş insanların yetişkinliklerinde bunu başarmaları mümkün değildir.
Öğretmen özellikle eğitim ortamlarında, konuşma ve davranışlarında insanları dışlayıcı tavırlardan uzak durmalı ve onları kuşatıcı bir yaklaşıma sahip olmalıdır. Tabii ki öğretmenin de bir dünya görüşü, din anlayışı vardır. Ancak özellikle ilk, orta ve lise eğitim düzeylerindeöğretmenlerin kendi görüş ve düşüncelerini öğrencilere dayatmaya hakları yoktur.
Öğretmen, okul kapısından içeriye girerken “objektif bir öğretmenlik için gerekli olanlar dışındaki” görüş ve düşüncelerini okulun içine sokmamalıdır. Eğer sosyal medya üzerinden bir öğretmeni öğrencileri de takip ediyorsa kısır politik çekişmeler, kişiler, partiler veya sosyal gruplarla ilgili “taraftar” olduğunu belli eden paylaşımlarda da bulunmamalıdır. Ancak bu, öğretmenin hiçbir şekilde toplumsal konulara girmemesi gerektiği anlamına gelmez. Öğretmen, kısır çekişmelere sebep olmayacak şekilde, kişileri veya grupları hedef almamak şartıyla, tamamen iyi niyetle ve objektif bir şekilde öğrencilerin düzeyine uygun toplumsal sorunları eğitim amaçlı gündeme getirebilir ve öğrencilerin bu sorunlarla ilgili bilinçlenmesine ve çözümleri için fikir yürütmelerine katkıda bulunabilir. Hatta bu ilkelere bağlı olarak bunu yapması öğretmenin toplumsal barışa katkı sağlaması açısından gereklidir.
“Öğrencilerin Gözüyle Öğretmen Davranışları” başlığı ile dört yüz öğrenci üzerinde yaptığım ve yakında sonuçlarını açıklayacağım ankette sorduğum “Öğretmenlerimin sınıfta politik konulardan bahsetmesi beni rahatsız eder.” sorusuna öğrencilerin büyük bir çoğunluğu “Evet” ve “Kesinlikle evet” cevabını vermişlerdir. Bu sonuç da göstermektedir ki öğretmenlerin kendi politik, ideolojik ve dini düşünce ve yorumlarını eğitim ortamında paylaşmaları doğru değildir ve öğrenciler için iticidir.
Medeniyet geçmişimiz, farklılıkların barış içinde bir arada yaşadığı bir toplum inşa etme konusunda güzel örneklerle doludur ve güçlü bir model sunmaktadır. Öğretmenlerin dışlayıcı değil kuşatıcı yaklaşımlarla bu güzel örneklerden ve güçlü modelden yararlanarak farklılıklarını zenginliğe dönüştürecek barış içinde yaşayan bir toplum için çaba göstermeleri bütün insanlığa önemli bir katkı sağlayacaktır.
Muhammet YILMAZ
Öğretmen-Eğitimci-Yazar
Twitter: https://twitter.com/muhammet_yilmaz