SEMİNER VE KONFERANSLAR
Tüm Seminerler için Tıklayınız.
FACEBOOK
TWİTTER
ÖĞRETMENİ RAHAT BIRAKIN!

ÖĞRETMENİ RAHAT BIRAKIN!

     Eğitimin çözülemeyen problemleri ve öğretmenlerin karşılaştığı zorluklar onların eğitime ve öğrencilerine odaklanmasına engel oluyor. Kalabalık sınıflar, sabahtan akşama kadar sınıfın içine tıkılmış öğrenciler, yoğun ders programları, sınav başarısı üzerine kurulmuş bir sistem, sınava odaklanmış öğrenciler ve veliler, eğitimi yönetemeyen idareciler, eğitimin önünü tıkayan kanun ve yönetmelikler ve benzeri sorunlar öğretmenin kendini eğitimci olarak görmesine ve eğitim yapmasına engel oluyor.

     Yanlış eğitim politikaları öğretmenleri işlevinden uzaklaştırıp, çocuklara bakıcılık, ergenlere gardiyanlık yapmaya zorluyor. Oysa öğretmenin işlevi, fıtratına uygun olarak çocuğun zihnini, duygularını ve davranışlarını eğitmek, onu hayata ve geleceğe hazırlamaktır. Öğretmenin asıl işi terbiyedir. Öğretmeni işlevinden uzaklaştıran sistemin, ondan eğitimin başarısızlığının hesabını sormaya da hakkı yoktur.

     Bu sebeple öğretmenler olarak diyoruz ki, senede bir gün bizi hatırlayıp sadece söylemde kalan laflar edeceğinize;

     Kafasında boza pişirir gibi ikide bir rotasyonu, kariyer basamaklarını gündeme getirip öğretmenin işine odaklanmasına engel olmayın, çalışma azmini kırmayın. Bir an önce bu konularda bir karar verin, ne yapacaksanız yapın; ya bunları uygulayın veya gündemden çıkarın.

     Daha dün öğretmenlik yaptığı okuluna bugün okula yönetici olarak atandığında, kendini kral zannedip öğretmen arkadaşlarını küçük görmeye ve onları ezmeye çalışan beş para etmez kişilerin önünü açan sistemi değiştirin de öğretmenlerin kurumlarına bağlılıkları zayıflamasın ve çalışma şevki yok olmasın.

     Ülke nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan büyük şehirlerdeki okulların çoğunda sınıf mevcutları kırktan aşağı değil. Bu mevcutlarla nitelikli eğitim yapılamaz. Sınıf mevcutlarını düşürün de öğretmenler nitelikli eğitim yapsın. Ayrıca ülkenin köy ve mezralarındaki sınıf mevcutlarını hesaba katıp “Sınıf mevcutlarını yirmiye indirdik, öğretmenlerimizin işi artık çok kolay, zaten 3-4 sınıfa derse giriyorlar, sınavları açık uçlu sorularla yapsınlar.” deyip de öğretmenin aklıyla alay etmeyin.

     Sabahtan akşama kadar sınıfın içine tıkıp, tahta sıralarda günde sekiz saat oturtup, turşusunu çıkardığınız öğrencileri, eğitmesini ve bu konuda başarı elde etmesini öğretmenlerden beklemeyin. Haftalık sınıf içi ders saatlerini azaltın, okuldaki eğitimi sınıfın dışına çıkaracak düzenlemeler yapın; sosyal etkinlikler, sanat ve spor için zaman ayırın. Öğretmenlere ders dışında öğrencileriyle zaman geçirecek fırsatlar verin, onları buna teşvik edecek düzenlemeler yapın, yapın ki öğrencilerine rol model olsunlar. Okullara spor salonları, resim ve müzik atölyeleri açın, bu mekânlara ders ve etkinlik malzemeleri verin de öğretmenler başarılı sporcular, ressamlar, müzisyenler yetiştirsinler.

     Derslerin bir kısmını gerçek hayatta işleyebilmeleri, ilgili kurumlara, müzelere, tarihi yerlere, sanayi tesislerine geziler düzenleme konusunda bürokratik engelleri, gereksiz evrak, yazışma ve izinleri kaldırın, bu eğitimleri yapmak isteyen öğretmenleri teşvik edin de öğretmenler öğrencilerini hayata hazırlasın.

     Okullarda laboratuarlar kurun, var olanları işlevsel hale getirecek, öğretmenlerin dersleri buralarda yapmasını sağlayacak tedbirler alın da onlar geleceğin bilim adamlarını yetiştirsinler.

     Ehliyetsiz yöneticiler ve nesnel olmayan ölçütlerle öğretmenin performansını ölçmekten vazgeçin. Performans notunu öğretmeni sindirmek, hizaya getirmek için kullanmayın. Adaletsiz uygulamaların öğretmenleri küstürmekten, meslekten soğutmaktan başka bir işe yaramayacağını anlayın lütfen.

     Öğrencinin beynine bilgi doldurma amacını taşıyan öğretim programlarını, hiçbir albenisi olmayan itici ders kitaplarını değiştirin. Öğretmenleri, yetersiz öğretim programları ve berbat ders kitapları ile öğrencilerinin arasına sıkıştırmayın. Öğrenciler, “Öğretmenim bıktım, beni doldurma ben insanım beni aç!” diye feryat ediyor.  Öğretmen de öğrencilerin sınava hazırlanması gerektiği için yöneticiye ve veliye karşı kendini mecbur hissediyor. Bunun üzerine öğretmen “Seni bilgi ile doldurmam lazım, yoksa yazılıdan zayıf alırsın, performansın düşük gelir, TEOG/YGS/LYS’de başarısız olursun.” demek zorunda kalıyor. Anne baba evde, öğretmen ve yöneticiler okulda baskı kuruyor sonra öğrencilerin istenmeyen davranışlarında patlama oluyor sonra da öğretmen eğitimcilik yapacağına gardiyanlık yapmak zorunda kalıyor. Sınava odaklı eğitim sistemini iyileştirin, öğretmenlerden testlerde başarılı olan öğrenciler değil düşünen, yorumlayan, analiz ve sentez yapabilen, duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilen, kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, hayatta karşılaşabileceği sorunlara çözümler üretebilen öğrenciler yetiştirmesini isteyin ve bekleyin. İmkân verildiğinde ortam hazırlandığında öğretmenlerin bunları başarabileceğine inanın.

      Öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitim faaliyetleri ve seminer dönemi çalışmalarını “Bu öğretmenler bir şey bilmiyor, onları bir araya toplayalım da mesleklerini öğretelim.” mantığı ve yaklaşımı ile yapmayın. Öğretmene saygı gösterin ki o da işini sevsin ve ona odaklansın ve nitelikli eğitim ile gelecek nesillerimizi yetiştirsin.

     Öğretmen gülümserse sınıf gülümser, sınıf gülümserse okul gülümser, okul gülümserse ülke gülümser, dünya gülümser. Gülümse öğretmenim, seni ağlatmak isteyenlere rağmen sen yine de gülümse!

     Değerli öğretmen arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutlar, saygılar sunarım.

Not: Paylaşmak güzeldir, sorunlara dikkat çeker, çözümüne katkıda bulunur.

20.11.2016 / İstanbul

Muhammet YILMAZ

Öğretmen/Eğitimci-Yazar

https://www.facebook.com/sayfamuhammetyilmaz