SEMİNER VE KONFERANSLAR
Tüm Seminerler için Tıklayınız.
FACEBOOK
TWİTTER
DUYURULAR

 

Yayınlanmış kitaplarımızı resimlerin üzerine tıklayarak inceleyebilirsiniz.

 
 

 

 

Twitter'den Takip edebilirsiniz

Facebook profilimizden takip edebilirsiniz

 

 

 

BİR SEMİNER DÖNEMİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

BİR SEMİNER DÖNEMİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

          Oldum diyen öğretmen ölmüş demektir. Ölü öğretmenlerden diri nesiller yetiştirmesi beklenemez. Öğretmenlerin kendini geliştirme gerekliliği tartışılmayacak kadar açıktır. Asıl önemli olan bunun nasıl yapılacağını tartışmaktır.

            Daha önce yazdığımız üç yazı le konuyu irdelemiş ve altı yüz öğretmen arkadaşla yaptığımız bir araştırmanın bazı sonuçlarını paylaşmıştık. Yaptığımız araştırmadan elde ettiğimiz veriler dört ana başlıkta çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştu:

 

     1.      Öğretmenlerin yüzde yetmiş beşi Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı hizmet içi eğitimlerin fayda sağlamadığını düşünmektedir. Öğretmenler bu görüşlerine, eğitimlerin teorik olmasını, bilinen şeylerin paylaşılmasını, pratik örneklere yer verilmemesini ve iyi bir planlama yapılmamasını gerekçe göstermişlerdir. (Bkz: http://www.muhammetyilmaz.com/content/hizmet-ici-egitimler-kime-hizmet-ediyor/865)

 

     2.      Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu materyal geliştirme, etkinlik geliştirme ve uygulama, sınıf yönetimi ve öğrencilerle iletişim gibi konularda hizmet içi eğitime ihtiyaç duyduklarını ama mevcut eğitimlerle bu ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirtmişlerdir. (Bkz: http://www.muhammetyilmaz.com/content/ogretmenler-hangi-konularda-kendilerini-gelistirmeye-ihtiyac-duyuyorlar/893)

 

     3.      Öğretmenlerin yüzde yetmişi hizmet içi eğitimlerin “Uzman bir eğitimcinin önceden hazırlanması ve planlaması ile katılımcılarla birlikte atölye çalışması biçiminde” yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir. (Bkz: http://www.muhammetyilmaz.com/content/ogretmenler-nasil-bir-hizmet-ici-egitim-istiyorlar/894)

 

     4.      “Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde eğitimci olarak kimlerin yer alması daha faydalıdır?” sorusuna verilen cevaplar şu şekildedir:

Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde eğitimci olarak kimlerin yer alması daha faydalıdır?

Frekans

Oran %

Deneyimli uzman öğretmenler.

290

48

Alanında uzman akademisyenler.

181

30

İletişim ve kişisel gelişim uzmanları.

100

17

Eğitim yöneticileri, denetmenler ve maarif müfettişleri.

11

2

Diğer

18

3

Toplam

600

100

 

           

Tablo-1: Öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinde eğitimci olarak kimlerin yer alması daha faydalıdır?

            Bu tablodan anlaşılacağı üzere öğretmenler kendileri gibi bu mesleği icra eden ama kendini geliştirmiş uzman arkadaşlarından yararlanmak istemektedirler. Öğretmen arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerden elde ettiğimiz verilere göre bu konuda öğretmenlerin çok haklı gerekçeleri vardır.

     Eğitimi teorik boyutuyla bilmeyen öğretmenlerin onu nitelikli bir şekilde uygulayabileceğini düşünmek pek mümkün değildir. Bu bağlamda öğretmenlerin eğitim felsefesi, eğitim yaklaşımları ve çağdaş düşünürlerin eğitim ile ilgili kuramları konusunda kendilerini geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ancak ortada bir gerçek var; öğretmen, teorik bilgilere değil daha çok pratikte kendisine yardımcı olacak deneyimlere ve örnek uygulamalara ilgi göstermektedir. İlgili kurumların da öğretmenlerin bu ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır.

 

              Seminer Dönemi Çalışmaları

     Eylül 2015 seminer döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği ilkeler doğrultusunda çalışmalar yapıldı. Biz de acizane İstanbul’un dört ilçesinde altı seminer bir de atölye çalışması yaptık. Seminer dönemlerinde yapılan çalışmaları dört farklı şekilde gerçekleşiyor:

1.    Büyük salonlarda, uzman bir eğitimcinin tek kişilik sunumuna dayalı öğretmenlerin çok az katılma imkânı buldukları seminer ve konferanslar: Bizim çalışmalarımızın da önemli bir kısmı bu yöntemle yapıyoruz. Faydasız demiyorum ama çok verimli olduklarını da söyleyemeyiz. Ufuk açıcı, pratik uygulama ve örneklere yer veren seminer ve konferansları ayrıca değerlendirmek gerekir. Sayıları az olmakla birlikte öğretmenler, bunların ilgi çektiğini ve faydalı olduğunu düşünmektedirler.

 

2.    Okulların kendi içinde, her gün bir veya birkaç öğretmenin yaptığı bilgilendirici sunumlar: Eğer sunum yapacak öğretmenin özgün bir çalışması varsa ve öğretmen arkadaşlarıyla kendi özgün uygulamalarını paylaşıyorsa bu çalışmalar verimli geçmektedir. Ama maalesef bu şekilde özgün sunumlar çok nadir gerçekleşmektedir.

 

3.    Atölye Çalışmaları: En verimli hizmet içi eğitim çalışması atölyelerdir. En fazla yirmi-yirmi beş kişilik öğretmen gruplarına, bir uzman eğitimcinin liderliğinde önceden planlanmış etkinliklerin uygulanması şeklinde yapılmaktadır. Öğretmenler aktif olarak çalışmalara katılırlar, etkinlikleri üretirler, grubu yönetirler, yöntem teknikleri yaparak uygularlar, sorunlar oluşturulur ve öğretmenlerin atölye ortamında bunları çözmesi sağlanır. Şahsen birkaç devlet okulunda bu çalışmaları yaptım. Ancak çok yaygın bir çalışma olmadığını biliyorum.

 

Özel okullar atölye çalışmalarına çok daha fazla önem veriyorlar. Birçok özel okul Ağustos ayında ve Eylül ayı seminer döneminde öğretmenleri için atölye çalışmaları yapmaktadır ve biz de bu çalışmalara katkıda bulunmaktayız. Atölyelere katılan hemen hemen bütün öğretmenler, eğitimlerin verimli ve keyifli geçtiğini hem kurumlarına hem de bize ifade etmektedirler.

 

4.    Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bazı genel müdürlüklerinin gönderdiği metinlerin öğretmenler tarafından incelenmesi, müzakere edilmesi ve bir rapor hazırlanması şeklindeki çalışmalar: Eylül 2015 seminer döneminde öğretmen arkadaşlarla çalışmalarla ilgili görüşmeler yaptım, bazı yöneticilerin görüş ve tespitlerini dinledim. Öğretmenlerin ve yöneticilerin genel kanaati şöyledir: Ankara’dan gönderilen metinler “Özgün” olarak nitelenmiştir. Ancak birkaç tanesi hariç bir özgünlük söz konusu değildir. Çoğu teorik bilgiler içermektedir ve uygulama alanları mevcut değildir. Bir öğretmen arkadaş bu metinlerin müzakere edilmesinden dert yanarken “Hocam, bizi bu kadar aşağılamaları mı gerekiyordu, özgün dedikleri metinlerin çoğu bir konunun tanımından başlayıp ders kitabında bulunabilecek bilgileri aktarmayla devam ediyor.” şeklinde durumu özetlemişti. Bir başka öğretmen arkadaşın seminer dönemi değerlendirmesi şöyleydi: “Ders kitabı düzeyinde metinleri “özgün” diye niteleyip öğretmenlere müzakere ettirmek ve sonra da bu müzakerelere bir rapor hazırlatmak ilkel bir hizmet içi eğitim anlayışıdır.”

 

Yukarıdaki değerlendirmeleri birkaç öğretmenin bireysel değerlendirmesi olarak yazmadım, çoğunlukla öğretmenlerde böyle bir algı mevcuttur. Ama bunun yanında bu çalışmalardan çok faydalandığını ifade eden öğretmen arkadaşlara rastladığımı ifade etmeliyim.

          Sorunun çözümü zor değildir. Öğretmenlerin hizmet içi eğitimleri ve seminer dönemi çalışmaları ile ilgili çok nitelikli çalışmalar yapılabilir. Birkaç yıldır üzerinde çalıştığım bir proje ile son on yılda göreve başlamış yaklaşık beş yüz bin öğretmenin beş yıl içinde çok nitelikli hizmet içi eğitimden geçmeleri mümkündür. Bu basit bir iş değildir. En az bir yılı strateji belirleme, eğitimci yetiştirme ve planlama ile geçecek uzun bir süreci gerektirir ve yüksek maliyetli bir projedir. Ama ülkemizin sahip olduğu insan kaynakları ve ekonomik imkânlar buna son derece müsaittir. Yeter ki siyasi ve bürokratik yetkililer buna ihtiyaç olduğunu kabul edip iradelerini ortaya koysunlar!

Muhammet YILMAZ

Eğitimci-Yazar

https://twitter.com/muhammet_yilmaz